ساعت |
بازدید : 4531 |
نوشته شده به دست Ali Türk |
(نظرات )
Gül üstündeki dikene sormuş; Neden üstümdesin, senin yüzünden kimse bana dokunamıyor? Diken cevap vermiş: Herkes sana dokunsaydı, bu kadar güzel olmazdın. - HZ. MEVLANA
ساعت |
بازدید : 4435 |
نوشته شده به دست Ali Türk |
(نظرات )
"Aşkın gözü kördür." derler... Hep merak etmişimdir; peki aşkın tek gözü mü vardır? Hadi biri hayâli görüyor, öteki neden gerçeğe kapalıdır? Sıkça duyduğumuz sözdür;
"Sen artık benim sevdiğim kişi değilsin. Çok değiştin. Başlarda böyle miydin? Her şey, ne kadar güzeldi..."
Yooo, aslında o hep aynı kişiydi; ama sen, görmek istemedin.
Karşımızdaki insan, ne kadar kendini kamufle ederse etsin, asıl kişiliğine dair işaretler verir yine de... Ama sevdiğimizi kaybetme korkusu, bizi bu işaretlere karşı körleştirir. Çünkü gerçekleri görmek, ondan vazgeçme noktasına getirebilir ve bunu görmek istemediğimiz için atarız. Bu sevimsiz ayrıntıları karanlıkların içine ve erteleriz
"Ben, nasıl olsa onu değiştiririm."
gibi safça düşüncelerle kendimizi kandırırız. Her bir yanlış hareketini kendimizce bulduğumuz mâsum bahanelerin içerisine saklarız.
"Aslında o, çok iyi bir insan; ama bunu gösteremiyor..."
Nasıl yani? Peki sana göstermediği sevgiyi nereden bileceksin ki? Ne yazık ki bâzen, asılsız dayanaklarla sadece çevremize değil sevdiğimiz kişiyi kendisine karşı bile savunduğumuz olur ve gerçekleri görüp kabullenmeye başladığımızda iş işten geçmiştir artık. O zaman da zannederiz ki değişti. Hayır! Sen, sadece kendinden bile sakladığın gerçekler su yüzüne çıkınca, ne büyük bir aldanma yaşadığını anladın...
Bir de ne olduğunu bilerek, sevdiğiniz insanları kimi zaman toplumsal, kimi zaman da aile baskısı sebebi ile farklı görmeye başlarsınız. Artık senin sevdiğin değil, toplumun ve ailenin onaylamadığı bir insandır ve sırf bu yüzden çok korkakça bir davranış sergilersin. Sahip çıkmak yerine sen de arkanı dönersin. Neden peki? Kalbine buyur ederken nasıl bir insan olduğunu göremeyecek kadar kör müydün? Ya da kimin gözü ile görüyordun?
En akıl almazı ve hakikaten anlamakta zorlandığım ve günümüz gençlerinde sıkça gördüğüm, hakarete hatta şiddete varan ve aralarında bağlayıcı hiçbir unsur olmadığı halde bunları sevgi adına aşk adına sineye çekenler... Bu nasıl bir körlük! Görmüyor musun? Kaza, geliyorum diyor... Neymiş, eğer yeterli sabrı gösterirse zamanla düzelirmiş... Halbuki zaman, bunun böyle olmayacağını derin izler bırakarak sana öğretiyor... Etrafını kuşatan sis perdesi kalktığında, seni saran sıcaklığın aslında yakıcı bir cehennem ateşi olduğunu fark ediyorsun. Ya çekip gidecek kadar vazgeçiyorsun veya verilen emeğe hürmeten sonsuz bir suskunluğa bürünüyorsun. Sessiz sessiz yanıyorsun gıkın çıkmadan. Zamanında gözünü kapadığın gerçekler, artık hayatının vazgeçilmez acılarına dönüştüğünde elini kolunu bağlayan görünmez bağlar, çözülmez kördüğümler haline geliyor. Bu sebepten de, çevremizde zamanından önce yıpranmış çökmüş insanlar az mıdır...
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, çoğumuzun gözü kör olur sevince. Yapılan hiçbir uyarıyı dikkate almayız. Zannederiz ki bütün dünya, bize karşı... Sonrasında ise kendi kedimizi yargılarız "Nasıl bu kadar kör oldum, nasıl gerçek yüzünü göremedim." diye...
Aşk, kör olmak mıdır? Elbette ki hayır... Ama kesinlikle görmeyi engelleyen ya da bir çeşit illüzyon yaşatan bir duygu olduğu da su götürmez bir gerçektir. Belki de onu vazgeçilemeyecek kadar çekici yapan kısmı, sevgiyi etrafımızdaki olanı biteni gerçek şekilde algılamamızı engelleyen çok kuvvetli bir uyuşturucu haline getirmesidir... Kim bilir? Yaşayan bilir...